One way ticket!

Gece bilmem saat kaç. Bilgisayar başında Joe Jonese'ı okuyorum saatlerdir. Kulağımda kulaklık var. Ama ses yok. Müzik durmuş, kulaklık kulağımda kalmış. Alkol almadım ama kafam güzel olmuş. Derken bir melodi geliyor uzaklardan. Acaba diyorum bilgisayarda bi web sayfası açık kaldı da oradan mı geliyor bu titrek ses? Çünkü gece bilmem saat kaç. İn cin top oynamalı alman kale. Ama bi ipnelik var işte işin içinde. Ve sonra nedense açık olan camdan dışarı bakmak geldi aklıma. Ve kulaklığı çıkarmak. Aynı hayal ettiğim gibi dışardaki manzara. Elektrik direklerinden sarkan ipler bir sağa bir sola uçuşuyor. Normalde bomboş olması lazım ama yolun kenarında bir araba duruyor. Farları açık, keza motoru da. Ve gece bilmem saat kaç. Ses ise gündüz gibi, güneş gibi en tepede, yankılanıyor boş caddede. Ve öyle alalade duymaya alışkın değilim one way ticket'ı. Bu saatte çalıyorsa hem de kapımın önünde vardır bir hayrı dedim kapadım camı sigaram bitince. Ve şimdi sabah oldu! Bir sigara sonra uykuya dalacağım. Ama ne ses ne de araba var caddede. Bir ben kaldım yine, kendi playlist'imle...

2 yorum: