Avokado... Bir meyveden daha fazlası...

Avokado, kabuğu yeşil, yenen kısımları beyaz, iri çekirdekli bir meyvedir. Avokadonun anavatanı Meksika ve Guetamala olmakla birlikte günümüzde ülkemizin güney sahillerinde de yetiştirilmektedir. Avokado, tam olgunluğa toplandıktan sonra erişir. Lezzetini anlamak için olgunlaşmasını beklemek gerekir. Bunun için hemen tüketmek üzere satın alıyorsanız, bilinenin aksine yumuşak olanı seçmeniz daha iyi bir seçenektir. Seçerken aynı zamanda derisinin parlak ve kaygan olmasına, salladığınızda çekirdeğin sesinin gelmesine dikkat etmelisiniz. Ama eğer birkaç gün sonra tüketecekseniz, sert olanı tercih etmeniz daha iyi olacaktır.

Şimdi gelelim kurufasülyenin faydalarına... Gerçi avokadodan bahsettikten sonra ''bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!'' diyebilirsiniz ama napalım lügatımızda avokado ile ilgili bi deyim ne yazık ki yok... Avokado fotoğrafı koyup ardından da ''hacı bu avokado nedir? konumuzla ne alakası var?'' tarzı soruların cevapsız kalmaması için içeriği ile bilgiler vermemin sebebine gelince; ''Yaa madem anlatacağım konuya avokado ile girdim, bari nasıl bir meyve olduğunu da yazayım da, okuyanlara genel kültür olsun.'' düşüncesidir. Bu arada sözüm meclisten dışarı tabiki, pekala avokadonun nasıl bir meyve olduğunu bilenlerde vardır aramızda.

Avokado; Sofistike bir yaşam biçimini temsil eder bazılarımız için... Sosyetik ve sıradışı bir meyvedir. Bizim armudumuza benzer tezgaha uzaktan bakınca... Velakin daha bi havalı, daha bi marjinaldir... Koyu yeşil renk bir meyveye ancak bu kadar yakışabilir hatta. Serttir bi kere. Ve pahalıdır. Öyle pazarda gezen teyzelerimizin domatese, patatese yaptığı gibi ele alınıp sağına soluna bakılmaz pek. Kibirlidir çünkü. Kafası bozarsa sağlam bi kroşe atabilir sol gözünüze. (sağ da olabilir... takılmamak gerek.) Nitekim, onun yaradılışı ve yaşam tarzına sadık bir yaklaşım olursa alıcısı tarafından, pek bi gururu okşanır manavın o mistik kokulu tezgahında. Kendini tribün reisi zannedip gaza gelebilir ve ''Lay lay lay laaaayyy ooo hadi beylerrr bağırın ulannn, bak atacam kafanıza davul tokmağını haa'' tarzı ilginç diyaloglara da girebilir tabi...

Ömrümde hiç yemedim bu kibirli meyveyi.. Hep uzaktan baktım, bir kilo domates ve bir baş maydanoz almak için gittiğim, o annemin beni canımdan bezdirdiği manav tezgahlarında. Bana göre elitliğin ve burjuvanın simgesidir bu ihtişamlı meyve. Hayalini kurduğum yaşam biçiminin bir yansıması gibi... Elbette halimden memnunum ve tabiki şükrediyorum... Fakat 18 yaşına henüz girmiş bir genç ve 50'sine merdiven dayamış bir amcamızın bile ''birgün çok zengin olacağım!'' tarzında hayallere sahip olduğu, şu bir takım şeylerin teğet geçtiği günümüz Türkiyesinde, benim gibi zekası ve iş beceresi prim yapmayan, yokluğu ve varlığı kısa sayılabilecek bir zaman dilimi içinde görebilmiş insanlar, umudu bir garip meyve olan avokadoyla tasvir edebiliyor ne yazıkki. Öyle ki bazılarımızın aklının ucundan bile geçmeyecek bu benzetme bana birşey hatırlattı. Ve zihnimde; Cem Yılmaz'ın gösterisinde, içinde avokado sözcüğü geçen repliği canlanıverdi. Cem Yılmaz cenneti tasvir edip ve oraya gittiğimizde bürüneceğimiz ruh halini anlatırken komik bir dille; ''Nerde şeyler nerde? Avokado falan nerde? Ananas, tropik meyveler...'' demiş ve bir anlamda üzerine gerekli olup olmadığını bilmeden yüzlerce mana yüklediğim meyveyi tam da benim anlatmak istediğim kalıba sokmuş, hislerime tercüman olmuştur. Dediğim gibi, o kafamızda hayalini kurduğumuz lüks yaşamın, güzel arabaların, katların, yatların ve hatta cennetin günlük hayatımızdaki sembolüdür avokado...

Ve ben birgün alacağım o sert kabuklu meyveden. Çocuklarım benim henüz tadını bile bilmediğim anavatanı meksika ve guatamela olan turist meyve ile büyüyecekler, beslenme çantalarını açtıklarında elma yerine, o koyu yeşil sihrin tadına varacak, arkadaşlarına; ''baaak benim annem beslenme çantama avoookadoo koymuş yaaa'' diyecekler. Çok mu abarttım ne. O kadar da kafaya takmıyorum be abi. Ordan bakınca yazdıklarıma, pek inandırıcı gelmedi belki 'takmıyorum' kelimesi. Ama gerçekten öyle. Çünkü evlilik ve çocuk sahibi olma düşüncesi, anlattıklarımın aksine öyle tam olarak üstesinden gelebileceğim bi sorumluluk da değil hani. Ha ama olursa yarın bigün evlilik ya da çocuk(ki gayrimeşruya karşıyım), emin olun yine hayal ettiğim gibi olmasına çalışacağım. Ve işi abartıp; ''eğer avokado alamayacaksam evlenmiyorum kardeşimm!'' de diyebilirim. Yok yok demem yaa. O kadarda bencil değilim. Bir oda, bir mutfak, bir de mutlu iki çift göz. Benim derdim aşk sanki. Eee bu kadar kalp kırığı olunca, avokado bile yalan oluyor. :) Neyse sanırım bir noktadan sonra çelişkiler arttı bu yazıda. E hadi bakalım avokadonun faydalarına;

100 gramında yaklaşık olarak 180 kalori vardır. Aynı zamanda diğer meyvelere oranla yüksek potasyum ve C vitamini içerir. Bu kalori değerini ise dokusunda yüksek oranda yağ olmasına borçludur.


Ve işte Avokado... Bir meyveden daha fazlası...

3 yorum:

  1. Ne kadar süre geç kaldım bu yazıyı okumaya bilmem ama ne kadar da güzel yazmışsın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    2. ben de bir o kadar geç cevap vereyim madem;

      teşekkür ederim :)

      Sil