Bana kalbini ver! Ama söz ver!

Yine sana yazıyorum!
Evet seni gerçekten çok ama çok seviyorum.
Gözlerine dalıp gittiğimde beni benden alıp götüren masumiyetin, saf ve kendine has güzelliğin. Aşk şarkılarını severek dinleten sihrin ve gözlerimin içini güldüren sevecen marifetin.
Hoşnutum. Hatta mutlu. Ama buruk.
Ben içten ve inanabileceğin kadar hoş sevebilirim seni.
Şu anda olduğum kadar hiç yakın olmadım belki de sana.
Gün geçtikçe daha da yakınlaşıyorum uzaktan da olsa.
Sende keşfettiğim her bir tepenin zirvesinde, bir sonraki tepeyi görüyorum.
Ve onunda zirvesine varmak üzere tekrar yola çıkıyorum.
Her yolculukta, bugüne kadar ne kadar uzak ve yanlış yönlere gittiğimi görüyorum.
Sende doğruyu bulduğumu hissettikçe ve muhteşemliğini keşfettikçe bir kere daha tamamen sende olmanın keyfine varıyorum.
Doğru olan her tarifle ve anlatamadığım bir tabirle seni seviyorum.
Aşk demiyorum. Ölümlü olması korkutur beni.
Gözlerimi yaşartabilecek kadar acı olan ne olabilir sende? Acı mutluluk yada baska birşey?
Ne dersen de! Tarifsiz o kadar çok duygu varmış ki sende.
Deli düşüncelerimi saptıran, tek bir resme saatlerce baktıran, bir damlayla, ağlatmaktan öte bir hissi tattıran, uykumda sayıklattıran, hep benden öte inanmaya korktuğum herseyi bana inandırarak yaşatan ilk ve tek kişisin. Sensin!
Uçsuz bucaksız denize son umutla bakıpta gözlerini yummuş ve zifiri karanlıktan ayrım yapamadan kapattığım gözlerime yansıyan bir ışıksın sen.
Kaybetmeme arzusuna ve hırçınlığına bulandığım loş tebessümlerimin aynasısın sen.
Sona ermeyen ızdırabımla çöllerden çıkamazken, tek bir damla halinde dudağıma damlayan yandığım o tesadüfsün sen! Varlığım ve yokluğumsun!


Bana kalbini ver! Ama söz ver!

5 yorum: